Tarihte uzun bir
geçmişe sahip olan Sivas'ın el sanatları yönünden dünyada ayrı bir yeri vardır.
İlimizi dünyaya tanıtan bu el sanatlarından birincisi halıcılık ikincisi
ağızlıkçılıktır. Bunların yanında; kilim, tülüce ve Gürün şalı
dokumacılığı, bakırcılık, gümüş işçiliği, çakı-bıçak yapımcılığı,
tarak işçiliği ve çorap örücülüğü diğer köklü el sanatlarıdır. Bunlardan
Gürün şalı, tülüce dokumacılığı, çorap örücülüğü, tarak yapımcılığı
önemini yitirmiş hatta kaybolmaktadır.
Halıcılık:
Ülkemiz halıcılığında olduğu kadar dünya halı sanayinde de seçkin bir yeri
bulunan Sivas halıları Selçuklu devrinden (13.yy) beri süregelen bir geleneğin ve
özgün bir çalışmanın ürünüdür.
Sivas halılarının en belirgin özellikleri kullanılan ipliğin inceliği, iç
boyamalarının orijinalliği, dokumadaki ustalık, ilmek sayısının fazlalığı ve
üzerindeki motif, desen ve renk uyumunun ahengidir. Halılarda en az 12 çeşit olmak
üzere 20-25'e varan renk çeşidi kullanılmaktadır.
Sivas çevresinde Divriği, Gürün, Kangal, Şarkışla ve Zara'da dokunan halılar Türk
(Gördes) düğümü sistemiyledir. Günümüzde Sivas halıları denildiğinde tek
düğüm sistemiyle yapılan, yuvarlak hatlı, madalyonlu ve küçük çiçek desenli
halılar akla gelmektedir. Hereke kalitesinde ve Hereke desenli halılar da dokunmaktadır
Kilim Dokumacılığı:
Kilim dokumacılığı daha çok köylerde gelişmiştir. Yaygın olarak kullanılan
kilimler; yan kilim, kebir orta kilim, çul kilim, deve tüylü kilim, nakışlı kilim,
kırmızı ve beyaz kilim gibi isimlerle anılırlar.
Sivas çevresinde Şarkışla kilimleri meş-hurdur. Desenler ve motifler dikdörtgen
ve-ya eşkenar dikdörtgen şeklindedir.
Sivas çevresi kilimlerinde bitkisel ve hayvansal motiflerin yanında geometrik ve
sembolik motifler de dokunmaktadır.
Sivas kilimlerinin tümüyle yünden dokunması, çözgünün sık olması ve çözgüde
düğüm yada eklemlerden özenle kaçınılması değerini artıran özelliklerdir
Çorap Örücülüğü:
Geçmişte Gürün'de çok gelişmiş olan çorap örücülüğü günümüzde kaybolmaya
yüz tutmuştur. Burada tiftikten ince görünümlü çoraplar örülürdü. Doğanşar,
Zara, İmranlı ilçelerimizde bu el sanatları halen sürdürülmektedir. Kullanılan
stilize bitki, hayvan ve insan motifleri dokuyanın iç dünyasını yansıtacak biçimde
işlenirdi. "Yandım Alamadım, Yarimi Eller Aldı, Kakül, Ergen Bıyığı, Eli
Mektuplu, Elif-B, Aşık Kipriği, Gönül Kilidi, Katip Çimdiği ve Civan Kaşı"
en yaygın motiflerdir.
Çarıkçılık:
Bir zaman Anadolu insanının ayağının giyeceği ve süsü olan çarık günümüzde
artık kullanılma-maktadır. Çok az sayıda kalan ustaları tarafından hediyelik eşya
olarak yapılmaktadır. Sırımlı ve tokalı olmak üzere iki cinsi yapılmaktadır.
Gümüş İşçiliği:
Çeşitli aşamalardan geçerek tel ve ince levha haline getirilen gümüşten ahşap
malzeme kaplanarak gümüş çekmece ve gümüş nalınlar yapılır. Diğer bir gümüş
işçiliği ise telkari, kalem işi savattır. Bu işçiliklerde gümüş kemerler,
bilezikler, bardak ve fincan zarfları, çay tabakları, çay tepsileri, broşlar,
ağızlıklar ve tespih süsleri gibi eşyalar yapılır.
Çubukçuluk (Ağızlık yapımcılığı) :
"Ağızlıkçılık" veya "Çubukçuluk" ismiyle anılan el
sanatının başlangıcı 1800 yılına kadar iner. Sivas ağızlıklarının yapımında
Tokat-Erzincan-Erzurum-Kars ve Ağrı yörelerinden temin edilen "Germişek ya da
karamuk" denilen ağaç cinsleri kullanılır. Son zamanlarda Sivas'ta ki
ağızlıkçılar kalemlik, isimlik, tığ sapı, şamdan, minare maketi ve tükenmez
kalem gibi hediyelik eşyalar da yapmaktadırlar.
Çakı-Bıçak Yapımı:
Geçmişin gözde kılıçları, Kılıççılar Çarşısında yapılırdı. Kılıcın
yerini giderek daha güçlü silahlar alınca, kılıç ustaları çakı-bıçak
yapımına yöneldiler. Kentte bulunan bıçak atölyelerinde genellikle kılıç tipi
bıçaklar, bağ bıçakları, büyük ek-mek bıçakları, bir, iki, üç ağızlı ya da
ustura tipi bıçaklar yapılır. Kentin özellikle kara saplı bıçakları ünlüdür.
Çakı ve bıçakların ağızları "namlu" denilen çelikten sapları boynuzdan
yapılır.
Bakırcılık:
Bakırcılık eski yaygınlığını yitirmiştir. Sivas Bakırcılığının en
eski örneklerini Sivas Müzesinde görebilirsiniz.
Ustaların çalıştıkları bakırlara adlarını, bir din büyüğünün adını ya da
ayet yazması gelenektendir. Ancak yazıyı motifler arasına yerleştirmek güç
olduğundan bu gelenek giderek kaybolmuştur.
Bu tür süslemelere en çok Osmanlı dönemi bakır eşyalarına rastlanmaktadır.
Kaynak Bilgi: Sivas.org.tr |